Andırın’a Hoş Geldiniz
Tarihle Yoğrulmuş, Geleceğe Yön Veren Bir Kent”
Torosların serin eteklerinde, geçmişin izlerini bugüne taşıyan bir yerdir Andırın. Hititler’den Dulkadiroğulları’na, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan derin tarihî birikimi, geleneksel mimarisi, doğası ve yiğit insanlarıyla Andırın, sadece bir ilçe değil, bir kültür coğrafyasıdır.
Enderun’dan Andırın’a: Bir İsim, Bir Kimlik
1515 yılında Osmanlı topraklarına katılan Andırın, adını Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Seferi sırasında Enderun’a öğrenci seçmek için uğradığı bu topraklardan almıştır. “Enderunlu” ifadesi zamanla halk ağzında “Andıran” ve ardından “Andırın”a dönüşmüştür. Bu sadece bir isim hikâyesi değil; aynı zamanda bilginin, adaletin ve erdemin izidir.
Tarih İçinde Andırın 1. Ulusal Sempozyumu
Tarih: 15-16 Ağustos 2025
Yer: Andırın, Kahramanmaraş
Bu büyük buluşmada; Andırın’ın tarihî kimliği, kültürel mirası, doğası, sosyolojik yapısı ve sanatsal zenginlikleri bilimsel bir zeminde ele alınıyor. Akademisyenler, tarihçiler, mimarlar, sanat tarihçileri ve yerel araştırmacılar bir araya gelerek Andırın’ın geçmişini anlamaya, bugününü yorumlamaya ve yarınını şekillendirmeye çalışıyor.
Sempozyumun Kapsadığı Ana Başlıklar:
Andırın tarihi ve Osmanlı dönemi sosyal yapısı
Geleneksel mimari ve kent planlaması
Folklor, mutfak kültürü ve el sanatları
Doğa, çevre, flora, fauna
Eğitim, bilinçlendirme ve miras aktarımı
Sosyolojik yapı ve kurumlar
Sanat ve edebiyat
Sürdürülebilir turizm ve kalkınma vizyonu
Neden Andırın?
Çünkü Andırın, bir sınır değil; bir başlangıçtır.
Geçmişin irfanı, bugünün iradesi ve yarının ilhamıdır.
Çukurova’nın mücadele dolu tarihinde öncü bir rol üstlenmiş, Milli Mücadele yıllarında Kuvayı Milliye’nin kalesi olmuştur.
Bugün ise akademi, yerel yönetimler ve halkın el ele verdiği bir gelecek yolculuğunun eşiğindedir.
Andırın Seni Bekliyor
Tarih İçinde Andırın sempozyumu, yalnızca bir akademik etkinlik değil; bu toprağın hikâyesine tanıklık, kültürüne ortaklık, geleceğine katkıdır.
Gelin, Andırın’ı birlikte keşfedelim.
Andırın bir harita değil, bir hafızadır. Her adı, her dağı bir destandır.